bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek48
- nervio11
- allah yerine hızır'dan yardım istemek8
- eksi ruyaları sözlük heyetinden istemek23
- hayatınız boyunca sizi en derinden yaralayan olay8
- iğrenç bir his tarif et29
- icardi190510
- düşün ki o bunu okuyor17
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi13
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz16
- sözlük kızlarının saç rengi18
- anın görüntüsü9
- galatasaray12
- bülent uygun10
- hakim ziyech11
- 5 mayıs 2024 galatasaray sivasspor maçı17
- hayvancılık destekleneceğine neden ithalat10
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum21
- 170 iq üstü sözlük yazarları veritabanı18
- şöyle hanım hanımcık öğretmen bir kız bulamamak17
- sözlük yazarlarına gelen son mesaj14
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren kadın10
- bir türlü ısınmayan ayaklar9
- en yaşlı özelliğiniz14
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks22
- insanlar melek mi şeytan mı10
- budweiser14
- kızların tipe bakmadığı gerçeği29
- bir kadın nasıl tavlanır19
- hemşire kızlar nasıl oluyor25
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi9
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam16
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
entry'ler (43)
gerçek adı michalengelo merisi da caravaggio.
https://i.pinimg.com/orig...22295d085eed92b3ace76.jpg
bir katil, bir soysuz, bir asi ve ihtişamlı bir ressam.
1571 milano doğumlu, ilk eğitimini S. Peterzano'dan aldı. 1592'dan genç sanatçıların gözlerini kamaştıran Roma'ya doğru yol aldı. ilk birkaç yıl zorlu geçti, meyve ve çiçek resimleri yapıp bunları yollarda satmaya çalıştı. 1593'te roma'yı sarsan sarılık salgınından o da payını alır ve kaldığı hastanede "genç hasta bachus" eserini ortaya çıkarır.
https://sanatkaravani.com...lik-yuzu-caravaggio-2.jpg
1595'te önemli bir kardinal , Francesco del Monte, Caravaggio'yu himayesine aldı. iki hafta çalışıp bir iki ay boyunca sağda solda sürtüyordu. tabi sağda solda sürtmekten kastımız adam yaralamak, yemek yemeye gittiği yerde garsonlara tabak fırlatmak, polisleri aşağılamak. bu sıralarda kilise ona ilk siparişini verir: aziz matta'yı resmet. caravaggio gibi bir arsız için tanrı ve melekler göklerde değil, kentin varoşlarında ve genel evlerindeydi. ona göre tanrılar, peygamberler, melekler sadece birer insandı ve bu yüzden de onları resmederken çevresinden seçti. Bu yüzden o meryem'i çizerken model olarak genelevde çalışan arkadaşı lena'yı kullanacaktır öyle ki lena'ya bakanlar meryem'e mi lena'ya mı baktıklarını anlamazlar. bu belki de onun varoşlarda yaşayan bin türden insana verdiği önemli bir mesajdı: " tanrı aranızda, işte burada bir yerde!"
http://www.artnet.com/Web...-la-madonna-di-loreto.jpg
bu tutumundan ötürü kilise ona yeni bir iş vermedi, hatta bu yaptığı saygısızlıktan ötürü mahkemeye çıkarıldı ve sonuçta aylarca hapis yattı. Bu ceza daha sonra ev hapsi cezasına çevrilse de caravaggio kimseyi dinlemeyecekti, kendisini durdurmak isteyen görevlilere saldırdı. artık herkesten kaçıyordu ve herkese karşıydı. genelevlerde yatıp kalkıyordu. favori fahişesi ve aynı zamanda arkadaşı, modeli leda'ydı. leda sevilmek konusunda yalnız değildi, mariano da ona karşı aşk besleyen gençlerden biriydi. caravaggio mariano'yu düelloya çağırdı ama mariano bunu reddetti. birkaç gün sonra gece yarısı sokakta öldürüleceğini bilmiyordu. fail herkes tarafından belliydi. bu azılı hayvan yine başka bir kadın yüzünden düelloya girdi, ranuccio tomassini vahşice katledildiğinde kilise artık kararını vermişti.
caravaggio'nun başına ödül konmuştu artık.önce napoliye geçti, burada tesbihli meryem ve merhametin yedi biçimi isimli tabloları yaptı.
https://tijdelijeliot.fil...i-misericordia2.jpg?w=782
iyi bir plan yapıp aslında bir sürgün yeri olan malta'ya kaçtı, burda san jean şövalyelerine katıldı. şövalyelik ünvanı alabilecek biri değildi, bir berduş ve azılı bir katildi. burada kalabilmek için st jean şövalyelerinin katedraline "'' Vaftizci yahya'nın Başının Kesilmesi'' adlı eseri yaptı (eser neredeyse 5 metre uzunluğundadır). Buraya kabul edildiği takdirde tüm suçları affedilecektir ki bunda da başarılı olur.Kısa süre refahını sağlasa da rahat durmayacaktı, sıradaki maktul şövalyelerden biridir. yakalanıp hapse atıldı. atıldığı yerde mucize eseri bir delik bulup paçayı kurtarıyor. istikamet sicilya.
artık hep kaçmaktan yorulmuş olsa gerek af dilemeyi ciddi anlamda düşünmeye başladı. bu yüzden "Davud Golyat'ın Kafası ile" eserinde davud'u kilise kendini ise canavar golyat olarak resmeder. bir nevi içindeki canavarın başını kesip kiliseye vermek istemektedir Caravaggio. Eserde davut'un kılıcının üstünde şu cümle yazılıdır: ''Alçak Gönüllülük Gururdan Üstündür''.
http://www.sanatabasla.co...of-Goliath-Caravaggio.jpg
bu resimden sonra caravaggio napoliye doğru yol alır eserleriyle birlikte, burada kilise tarafından affedildiğinden haberi olmayan polis memuru onu hapse atar fakat eserleri gemiyle birlikte yol alır. buradan sonrası ölümüyle ilgilidir ki çoğunlukla söylenenler eserlerine kavuşmak için yaptığı yolculuğun sonunda sıtmaya yakalanıp öldüğü söylenir. ikinci bir hikaye ise tartışma sonucu öldürüldüğü ve sonuncu da frengiden öldüğü şeklindedir. fakat arkeofili adlı web sayfasında da yapılan araştırmalara göre resimlerinde kullandığı boyalardaki kurşunun ölümüne ve tüm bu istikrarsız davranışlarına yol açtığı yönünde iddialar bulunuyor.
https://i.pinimg.com/orig...22295d085eed92b3ace76.jpg
bir katil, bir soysuz, bir asi ve ihtişamlı bir ressam.
1571 milano doğumlu, ilk eğitimini S. Peterzano'dan aldı. 1592'dan genç sanatçıların gözlerini kamaştıran Roma'ya doğru yol aldı. ilk birkaç yıl zorlu geçti, meyve ve çiçek resimleri yapıp bunları yollarda satmaya çalıştı. 1593'te roma'yı sarsan sarılık salgınından o da payını alır ve kaldığı hastanede "genç hasta bachus" eserini ortaya çıkarır.
https://sanatkaravani.com...lik-yuzu-caravaggio-2.jpg
1595'te önemli bir kardinal , Francesco del Monte, Caravaggio'yu himayesine aldı. iki hafta çalışıp bir iki ay boyunca sağda solda sürtüyordu. tabi sağda solda sürtmekten kastımız adam yaralamak, yemek yemeye gittiği yerde garsonlara tabak fırlatmak, polisleri aşağılamak. bu sıralarda kilise ona ilk siparişini verir: aziz matta'yı resmet. caravaggio gibi bir arsız için tanrı ve melekler göklerde değil, kentin varoşlarında ve genel evlerindeydi. ona göre tanrılar, peygamberler, melekler sadece birer insandı ve bu yüzden de onları resmederken çevresinden seçti. Bu yüzden o meryem'i çizerken model olarak genelevde çalışan arkadaşı lena'yı kullanacaktır öyle ki lena'ya bakanlar meryem'e mi lena'ya mı baktıklarını anlamazlar. bu belki de onun varoşlarda yaşayan bin türden insana verdiği önemli bir mesajdı: " tanrı aranızda, işte burada bir yerde!"
http://www.artnet.com/Web...-la-madonna-di-loreto.jpg
bu tutumundan ötürü kilise ona yeni bir iş vermedi, hatta bu yaptığı saygısızlıktan ötürü mahkemeye çıkarıldı ve sonuçta aylarca hapis yattı. Bu ceza daha sonra ev hapsi cezasına çevrilse de caravaggio kimseyi dinlemeyecekti, kendisini durdurmak isteyen görevlilere saldırdı. artık herkesten kaçıyordu ve herkese karşıydı. genelevlerde yatıp kalkıyordu. favori fahişesi ve aynı zamanda arkadaşı, modeli leda'ydı. leda sevilmek konusunda yalnız değildi, mariano da ona karşı aşk besleyen gençlerden biriydi. caravaggio mariano'yu düelloya çağırdı ama mariano bunu reddetti. birkaç gün sonra gece yarısı sokakta öldürüleceğini bilmiyordu. fail herkes tarafından belliydi. bu azılı hayvan yine başka bir kadın yüzünden düelloya girdi, ranuccio tomassini vahşice katledildiğinde kilise artık kararını vermişti.
caravaggio'nun başına ödül konmuştu artık.önce napoliye geçti, burada tesbihli meryem ve merhametin yedi biçimi isimli tabloları yaptı.
https://tijdelijeliot.fil...i-misericordia2.jpg?w=782
iyi bir plan yapıp aslında bir sürgün yeri olan malta'ya kaçtı, burda san jean şövalyelerine katıldı. şövalyelik ünvanı alabilecek biri değildi, bir berduş ve azılı bir katildi. burada kalabilmek için st jean şövalyelerinin katedraline "'' Vaftizci yahya'nın Başının Kesilmesi'' adlı eseri yaptı (eser neredeyse 5 metre uzunluğundadır). Buraya kabul edildiği takdirde tüm suçları affedilecektir ki bunda da başarılı olur.Kısa süre refahını sağlasa da rahat durmayacaktı, sıradaki maktul şövalyelerden biridir. yakalanıp hapse atıldı. atıldığı yerde mucize eseri bir delik bulup paçayı kurtarıyor. istikamet sicilya.
artık hep kaçmaktan yorulmuş olsa gerek af dilemeyi ciddi anlamda düşünmeye başladı. bu yüzden "Davud Golyat'ın Kafası ile" eserinde davud'u kilise kendini ise canavar golyat olarak resmeder. bir nevi içindeki canavarın başını kesip kiliseye vermek istemektedir Caravaggio. Eserde davut'un kılıcının üstünde şu cümle yazılıdır: ''Alçak Gönüllülük Gururdan Üstündür''.
http://www.sanatabasla.co...of-Goliath-Caravaggio.jpg
bu resimden sonra caravaggio napoliye doğru yol alır eserleriyle birlikte, burada kilise tarafından affedildiğinden haberi olmayan polis memuru onu hapse atar fakat eserleri gemiyle birlikte yol alır. buradan sonrası ölümüyle ilgilidir ki çoğunlukla söylenenler eserlerine kavuşmak için yaptığı yolculuğun sonunda sıtmaya yakalanıp öldüğü söylenir. ikinci bir hikaye ise tartışma sonucu öldürüldüğü ve sonuncu da frengiden öldüğü şeklindedir. fakat arkeofili adlı web sayfasında da yapılan araştırmalara göre resimlerinde kullandığı boyalardaki kurşunun ölümüne ve tüm bu istikrarsız davranışlarına yol açtığı yönünde iddialar bulunuyor.
italyanca girilerin ardından erotik italyancaya ne zaman başlayacağımı merak edip soran yazar.
kendisine zamanında nakşibendi şeyhliği kalmıştır fakat o bilim adamı olmayı tercih etmiştir.
kaynak: bir bilim adamının serüveni " celal şengör kitabı" sayfa 400
kaynak: bir bilim adamının serüveni " celal şengör kitabı" sayfa 400
11 şubat tarihinde kutlanır, ve sizinle ünlü dna kristalografi rosalind franklin'in 20 yaşında babasına yazdığı bir mektubu paylaşmak istedim:
"benim tamamen tek yanlı bir bakış açım olduğunu, her şeye bilimsel açıdan baktığımı sıķ sık söylüyorsun,mektubunda da bunu ima ediyorsun. düşünme ve akıl yürütme şeklim, aldığım bilim eğitiminden etkileniyor tabii ki. öyle olmasaydı o bilim eğitimini boş yere almışım, başarısız olmuşum demek olurdu. sense bilime sanki insanın moral bozucu bir icadıymış, gerçek hayattan kopuk bir şeymiş gibi yaklaşıyorsun, dikkatle korunup günlük hayatımızdan ayrı tutulması gereken bir şeymiş gibi davranıyorsun. fakat bilim ve gündelik hayat birbirinden ayrılamaz ve ayrılmamalıdır. benim için bilim gündelik hayatımızın gündelik kısmıdır. bilim esasen olgulara, tecrübe etmeye ve deneye dayalıdır. senin teorilerin, kendinin ve başka bir çok insanın kolayca inandığı, inandığına memnun olduğu teoriler, ama görebildiğim kadarıyla bunların hayata dair daha memnun edici bir tasvir sunmaktan (ve kendi öneminize dair abartılı bir fikir vermekten) başka hiçbir dayanağı yok.."
"benim tamamen tek yanlı bir bakış açım olduğunu, her şeye bilimsel açıdan baktığımı sıķ sık söylüyorsun,mektubunda da bunu ima ediyorsun. düşünme ve akıl yürütme şeklim, aldığım bilim eğitiminden etkileniyor tabii ki. öyle olmasaydı o bilim eğitimini boş yere almışım, başarısız olmuşum demek olurdu. sense bilime sanki insanın moral bozucu bir icadıymış, gerçek hayattan kopuk bir şeymiş gibi yaklaşıyorsun, dikkatle korunup günlük hayatımızdan ayrı tutulması gereken bir şeymiş gibi davranıyorsun. fakat bilim ve gündelik hayat birbirinden ayrılamaz ve ayrılmamalıdır. benim için bilim gündelik hayatımızın gündelik kısmıdır. bilim esasen olgulara, tecrübe etmeye ve deneye dayalıdır. senin teorilerin, kendinin ve başka bir çok insanın kolayca inandığı, inandığına memnun olduğu teoriler, ama görebildiğim kadarıyla bunların hayata dair daha memnun edici bir tasvir sunmaktan (ve kendi öneminize dair abartılı bir fikir vermekten) başka hiçbir dayanağı yok.."
her yıl darwin'in doğum günü olan 12 şubat'ta kutlanan gündür. ev sahipliği darwin'in doğum yeri olan shrewsbury şehrine aittir. bu gün boyunca darwinizmi kabul etmeyen üniversiteler boykot edilir, paneller düzenlenir, buralarda davetlilere ilkel çorbalar verilir.
italyanca il risotto.
italyanca il pane.
it. la patata.
it. l'insalata.
it. la mela.
it. la birra.
it. il kaffè.
it. il limone.
it. la bistecca.
fr. santé.
italyanca'da sos anlamına gelir.
görsel
En büyükleri tanımak, onlarla vakit geçirmek gibisi yok.
En büyükleri tanımak, onlarla vakit geçirmek gibisi yok.
zamanında atatürk, dedesine büyük bir kredi veriyor iş istihdamı yaratması adına. bir gecede milyoner oluyor dedesi. atatürk'ün dedesine güvenmesinin arkasındaki adam ise kazım taşkent. celal şengör çocukluğunda, kazım taşkent'in kendilerine sandık sandık kitap yolladığını hatırlıyor. lise yıllarında nazi hayranlığı var, 149 cilt 2. dünya savaşı ansiklopedisi bitirmiş. bu heyecanla birlikte aynı zamanda hava kuvvetlerine karşı inanılmaz büyük bir ilgisi var. celal şengör aşk kavramını şöyle tanımlıyor: " aşk, benim hava kuvvetleri için hissettiğimdir." liseyi robert kolej'de okuyor, sınıf arkadaşı mim kemal öke. cem boyner, şengör'ün bir alt döneminde okuyor. ortaokul öğretmenlerinden nuriye hanım, şengör'e "sen jeolog ol, ülkede mühendis, doktor var ama jeolog yok ve sende de bu ilgi var." diyor. jeoloji ile ilk yayınını lise son sınıfta yapıyor. üniversitelere başvuru yapıyor, kabul aldığı üniversiteler arasında berkeley, stanford gibi önde gelen üniversiteler de var fakat o bir yıllığına almanya'ya gidip dil öğreniyor goethe enstitüsünde. ardından üniversite için houston'ı seçiyor. dersleri hep iyi olan şengör, 3. sınıfta artık parlamaya başlıyor. hocası rosalie maddocks ona "fiziksel jeoloji" dersini sen ver diyor, aynı hoca bir sınavda ona c verince albany'ye geçmeye karar veriyor. daha 3. sınıfta 2 makalesi bulunuyor. sene sonunda yaklaşık 10 makalesi var. yayınlanan makaleler de nature gibi son derece önemli dergiler de yayınlanıyor.
kaynak: bir bilim adamının serüveni, celal şengör kitabı, sefa kaplan, türkiye iş bankası kültür yayınları.
kaynak: bir bilim adamının serüveni, celal şengör kitabı, sefa kaplan, türkiye iş bankası kültür yayınları.
bir haftada bitirdiğim kitap. celal hoca'nın başarılarını anlattığında karşımızda belki de kıymetini bilmediğimiz koca bir dev olduğunu fark ediyoruz. aldığı madalyaları ve ödülleri bir kenara bırakıp kütüphanelere bağışladığı tonlarca kitabı için bile kendisine teşekkür etmemiz gerektiğini anlamamız gerekiyor.
şu an tam ayarını anlayamasam da tahminen jeolojinin gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biriyle aynı toprakları, aynı bilim hevesini hissedip paylaşmak bile kendi adıma gurur verici.
şu an tam ayarını anlayamasam da tahminen jeolojinin gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biriyle aynı toprakları, aynı bilim hevesini hissedip paylaşmak bile kendi adıma gurur verici.
1- zeki olması
2- makul bir insan olabilmesi
bu ikisini yeteri kadar yapabilmesi benim açımdan son derece tatmin edici.
2- makul bir insan olabilmesi
bu ikisini yeteri kadar yapabilmesi benim açımdan son derece tatmin edici.